وَ السَّابِعُ؛ اَلْاِسْمُ الْمُضَافُ، وَ هُوَ يَعْمَلُ الْجَرَّ وَ شَرْطُهُ أَنْ يَكُونَ اِسْمًا مُجَرَّدًا عَنْ تَنْوِينِهِ وَ نَائِبِهِ لِاَجْلِ الْاِضَافَةِ وَ أَنْ لاَ يَكُونَ مُسَاوِيًا لِلْمُضَافِ إِلَيْهِ فِي الْعُمُومِ وَ الْخُصُوصِ وَ لاَ أَخَصَّ مِنْهُ مُطْلَقًا وَ هِيَ عَلَى نَوْعَيْنِ مَعْنَوِيَّةٌ وَ لَفْظِيَّةٌ. وَ هِيَ عَلَى نَوْعَيْنِ مَعْنَوِيَّةٌ وَ لَفْظِيَّةٌ.
وَ السَّابِعُ؛ kıyasi amillerin yedincisi; اَلْاِسْمُ الْمُضَافُ، ism-i muzaftır. وَ هُوَ ve o ismi muzaf, يَعْمَلُ الْجَرَّ cerr amel eder, yani ismi cerr ederek amel eder. وَ شَرْطُهُ ve ismi muzafın şartı, yani bir ismin muzaf olmasının şartı; أَنْ يَكُونَ olmasıdır, اِسْمًا مُجَرَّدًا mücerred bir isim, عَنْ تَنْوِينِهِ tenvininden, وَ نَائِبِهِ ve tenvinin naibinden, لِاَجْلِ الْاِضَافَةِ başka bir lafıza izafe edilebilmesi için, وَ أَنْ لاَ يَكُونَ ve yine olmamasıdır, مُسَاوِيً müsavi yani eşit olmamasıdır, لِلْمُضَافِ إِلَيْهِ muzafun ileyhe, فِي الْعُمُومِ وَ الْخُصُوصِ umumi ve hususi olma konusunda, وَ لاَ أَخَصَّ fertleri daha az olmamasıdır, مِنْهُ o muzafun ileyhten, مُطْلَقًا mutlak olarak. وَ هِيَ ve o muzaf; عَلَى نَوْعَيْنِ iki kısımdır, مَعْنَوِيَّةٌ وَ لَفْظِيَّةٌ manevi ve lafzi olmak üzere.
Metnin Toplu Manası; Kıyasi amillerin yedincisi “İsm-i Muzaf”tır. İsm-i muzaf cerr amel eder. İsm-i muzafın muzaf olmasının şartı; izafet için tenvin ve naibinden soyulmuş bir isim olması, umum ve hususta muzafun ileyhe müsavi (eşit) olmamasıdır. İsmi muzaf, muzafun ileyhe nisbetle ondan mutlak surede daha da has olmamasıdır. Misal; اِنْسَانُ حَيْوَانٍ “hayvanın insanı” olamaz, حَيْوَانُ اِنْسَانٍ “İnsan canlısı” denilebilir. Muzaf, manevi ve lafzi olmak üzere iki kısıma ayrılır.